İçindekiler
Kullanıcı deneyimi (UX) son zamanlarda online marketing alanında çok fazla konuşulmaya başlandı. Maalesef Google’ın güncellemeleri sebebi ile daha çok konuşuldu. Gönül isterdi ki kullanıcı deneyimine Google talepleri olmadan da internet ortamında değer verilseydi.
Kullanıcı deneyimini açmak gerekirse çok yeni bir kavram olmadığını söyleyebiliriz. Zaten üretici firmalar müşterilerin beklentilerini karşılayabilmek adına ürünlerin tasarımlarını, fonksiyonlarını ve dizaynlarını yaptıkları araştırmalar sonucunda kullanıcının beklentisine göre şekillendirirler. Örnekse, akıllı telefon aldığınızda kutunun tasarımı, müşterinin ilk beklentisi değildir. Fakat beklentinin de ötesinde müşteriyi kazanmak adına kullanıcı deneyimini optimum seviyeye çekmek kutu tasarımının asıl amacıdır. Aynı örnekten devam edelim, akıllı telefonun yanında kulaklı verilmesi de bir bakıma telefonun en önemli fonksiyonuna hizmet etmez. Buna augmented ürünler* denir ve kullanıcı deneyimini gene aynı şekilde optimum seviyeye taşımak amaçlanır.
İnternette arama yapanların da kullanıcı olduğunu bildiğimize göre, kullanıcı deneyimi kavramını bu alanda da görmemiz şaşırtıcı olmadı. Dünyada internet kullanan herkesi Google’ın potansiyel müşterileri olduğunu kabul edersek, Google’ın bu kullanıcıların beklentilerini ve fazlasını karşılamayı amaç edinmesi olağandır.
Bu makalemizde geleneksel SEO anlayışının neden evrilmesi ve kullanıcı deneyiminin SEO konseptine dahil edilmesi gerektiğini anlatmaya çalışacağız.
2015 yılında SEO hakkında önerilen birkaç tane direktif vardır. “Muhteşem içerik üret“, “İçerik kraldır“, “Kaliteli site kur” vb. Bizim sormamız gereken “Muhteşem içerik” ile ne kast ediliyor, “Kaliteli site” yi nasıl ölçüyoruz. Kullanıcıların beklentilerini göz ardı ettiğimiz zaman, bizim içerik kalitesini ölçme yetimiz yoktur. Eğer kullanıcıların beklentileri karşılanmıyor ise içeriğin ne kadar iyi yazıldığının veya hazırlandığının önemi kalmamaktadır. Bizce içeriğin kalitesi arama bağlamında SEO’nun ötesinde kullanıcı deneyiminin olumlu sonuçlanmasıyla ilintilidir.
Arama Deneyimi Google’da Başlar ve Google’da Biter
Kullanıcı deneyimi optimizasyonu konseptini artık bu alanı ölçen metrikler nedeniyle daha iyi anlayabiliriz. Bir çok makalemizde Bounce ve Conversion Rate gibi oranların Google’ın herhangi bir web sitesi hakkında kullanıcı deneyimini ölçmek adına çıkardığı metrikler olduğunu belirtmiştik. Google metrikleri dışında, kullanıcıları alıcıya dönüştürmek, mail adreslerini elde etmek ve bu kullanıcıların reklamlara tıklamasını sağlamak kullanıcı deneyimini değerlendirmek adına dikkate alabileceğimiz metrikler olabilir. Fakat sizin ilk düşüneceğiniz adım müşterilerin ilk aşamada Google’ın müşterisi olduğunu unutmamaktır. Ve bu kullanıcıların deneyimi Google’da başlayıp Google’da bitmektedir.
Her Zaman İstediğimizi Alamayabiliriz
Kullanıcılardan her zaman istediğimiz şey, satın almaya, rezervasyon vermeye, abone olmaya ve işimiz için olumlu olan her şeyi yapmalarına hazır olmalarını isteriz. Tabii ki bu isteğimiz ütopik bir beklenti olacaktır. Mesela sitemize gelen trafiğin yüksek yüzdesi (bounce) hakkında neden sitemize girdiklerine dair fikrimiz olmayabilir. İstediği bilgileri alabildiler mi, kim bu insanlar ve neden sitemize girdiler? Genelde trafiğin küçük bir kısmı bizim adımıza başarılı bir sonuç vermektedir. Bu sonuçlar üye olma, satın alma, sitede uzunca zaman geçirmesi gibi olabilir.
Sözün özü, hedef kitlemiz dışındakiler de sitemizi ziyaret edebilir. Ve bizim amacımız bu kullanıcıların da deneyimini olumlu açıdan optimize etmek olmalı.

Google’ın Talebi: Cevap Ol!
İstisnai durumları göz önüne almadığımızda bütün aramalar sorudur. Basitçe Google’ın istediği bu sorulara doğru cevapları bulmaktır. Kullanıcı, herhangi bir araba markasını, o arabanın teknik özelliklerine, fiyatına vb. bilgilerine ulaşmak için Google’a yazabilir. Bu durumda kullanıcı her zaman “X araba markasının fiyatı ne kadar?” diye yazmayabilir. Google, kullanıcı deneyimini artırmak için bunu dikkate alarak olabilecek en iyi cevapları kullanıcıya sunmak istemektedir.
Burada ki en can alıcı nokta ise en iyi cevap kimin ve Google en iyi cevabın hangisi olduğunu nasıl değerlendiriyor.
Google Nasıl Değerlendiriyor?
Google tıklama datasına (click data) önem verdiğini son zamanlarda onayladı. Yani, Google kullanıcıların tıklama davranışını doğru cevabı değerlendirmek için analiz etmektedir.
- Kısa Süreli Tıklama: Siteye tıkladıktan sonra hemen siteden Google’a geri dönüş sürecidir. Olumlu bir etkisi görülmez.
- Uzun Süreli Tıklama: Siteye girdikten sonra daha uzun süre bekleyip Google’a geri dönüş. Uzun süreli olması site için olumlu geri dönüş sağlayacaktır.
- Siteden Siteye Zıplama (Pogosticking): Kullanıcının birkaç arama sonucuna (websitesi) girip çıkması sonucunda oluşur.
- Tıklanma Oranı: Arama sonucunu görenlerin yüzde kaçının o arama sonucunu (sizin siteniz) tıkladığını gösterir.
- Sonraki Tıklama: Kullanıcının pogosticking’ten sonra Google’a geri dönüp yeniden arama performansı göstermesidir.
- Sonraki Arama: Burada kullanıcı artık yeni bir aramaya geçmiştir.
Sonraki Tıklama
Google’a en önemli sinyali sonraki tıklama verebilir. Eğer Google aranılan sorguya cevap bulmak istiyorsa sonraki tıklama Google’ın bilmek istediklerini söyler.
Mesela, bir kullanıcı ‘Swatch saat’ aradı ve birkaç siteye baktı. Belli bir süre sonra yeniden aynı aramayı yaptı ve farklı sonuçlara girdi. Bu Google için kullanıcının önceki sorgusundan (önceden girdiği siteler) memnun kalmadığı anlamına gelmektedir. Tam tersi eğer kullanıcı ikinci aramada da aynı sonuçlara girseydi, sorgunun sonuçlarından memnun kaldığının göstergesi olacaktı.
Google, tıklama davranışının direkt olarak sıralamaya etkisi olduğunu henüz yeni onayladı. Bizce de Google’ın bu değerlendirmesi kullanıcı deneyimi açısında çok mantıklıdır. Böylelikle spamla mücadelede yeni cepheler açılmış şirinevler escort oldu.
Aramayı Sonlandırın!
Kullanıcı deneyiminin mükemmele ulaşması için, kullanıcının artık aramaya yönelmemesi gerekmektedir. Bu yüzden size önerimiz aramayı sonlandırın=) Bunun anlamı artık Google’a dönüp yeni aramalar yapmasına neden bulmamalarını sağlamaktır.
Aramayı sonlandırmamız için, kullanıcıların neden bizim sayfamızı ziyaret ettiğini anlamaya ihtiyacımız var. Bunu anlamak için sadece sezgilerimizi ve tahminlerimizi kullanmamız kesinlikle yetersiz olacaktır.
Sezgilerimiz ve tahminlerimiz dışında insanların aradıkları konu ile alakalı A’dan Z’ye bilgi sahibi olabilmemiz için aradıkları konu ile alakalı terimleri, soruları, teknik bilgileri bilmeye ihtiyacımız var. Bu yüzden arama sorgusu içerisinde bulunan anahtar kelimeleri analiz etmemiz gerekmektedir. Bu analizi Google Sıralama Yükseltme Yöntemleri – 1 adlı makalemizde detaylı bir şekilde anlatmıştık.
Kullanıcı deneyimi ile alakalı yapılan bir analizde eğer kişi 10 saniyeden fazla sitede duruyorsa, sitenizin o kullanıcıyı kazanma ihtimali yükseliyor. Bunun anlamı kullanıcıyı 10 saniyede aranılan sorgunun sitemiz olduğunu ikna etmemiz gerektiğidir. Bunun için;
- Sayfanızda soruların cevapları var mı?
- Güvenebilecekleri cevaplar mı?
- Cevaplara kolay ulaşılabilirlik.
Bu şartlar sağlandığında 10 saniye tutma ihtimaliniz yüksek olur.
SONUÇ:
SEO çalışmasının bir çok ayağı bulunmaktadır. Link inşası düzene uygun bir şekilde yapılabilir, site içeriği düzenli olarak sosyal medyada paylaşılabilir, temanız çok güzel olabilir, site içi link yapısı mükemmel hale getirilebilir fakat kullanıcı aradığı cevabı sitenizde bulamazsa yaptığınız çalışmanın hiçbir önemi kalmaz. Bu bağlamda kullanıcı deneyimi, SEO çalışmasının temel taşı olduğunu unutmamanızı öneririz.
*Üretici firmanın farklılaşmak adına yapmış olduğu maddi, manevi tüm birimleri kapsar.
İlk yorum yapan siz olun